Yapılması gereken her şeyin kusursuz olmasını istemek ve bunun için kendimiz dahil her kaynağı harcamaya meyilli olmaya psikolojide “mükemmeliyetçilik” ismi verilmiştir. Bu her insanda görülen en iyi sonucu alma arzusu ile birebir değildir. Elde edilen sonuç o alan içerisinde elde edilmişlerin en iyisi olmanın yanında, ondan daha iyisinin de ileride yapılamamasını da içerir. Bu ise doğada imkânsız olarak görülmekle birlikte insanda tükenmişlik sendromu ve depresyon başta olmak üzere çok ciddi sorunlara yol açabilir.
Bu psikolojik durumun gözler önüne sürülmesi düşünüldüğünde akla ilk gelen isim Darren Aronofsky’nin Black Swan (Siyah Kuğu) filmidir. Film psikolojik gerilim dalında olmakla birlikte baş karakter Nina Sayers (Natalie Portman) gayet zarif ve başarılı bir balerindir ve istediği bir rol vardır. Herkesin bildiği Kuğu Gölü Balesi’ne yeni bir anlayış getirmeye çalışan bale yönetmeni, Siyah ve Beyaz Kuğu rollerini teke indirmiş, Kraliçe Kuğu adı altında tek balerin tarafından oynanmasına karar vermiştir. Nina her ne kadar Beyaz Kuğu rolüne çok uygun olsa da Siyah Kuğu’yu oynamak için fazla “kasıntı” olduğu söylenmektedir. Elinden gelen her şeyi yapan Nina sonunda rolü alır ve bu onun psikolojisini alt üst eder. Hissettiği duygulara ve isteklere karşı koyamayacak hale gelen Nina bu rolde en iyi olarak tarihe geçmek için gerçek anlamda kendini feda eder.
Nina Sayers rolü ne kadar olduğu gibi yansıtmış olursa olsun filmde yüzeysel bırakıldığını düşündüğüm tek şey mükemmeliyetçi insanların her şeyi aynı anda yapabilme kapasitesine sahip olduklarına inanmasıdır. Evet, Nina iki kuğu rolünü aynı anda oynamaya çalışıyor ama bunu daha net yansıtan bir karakterden bahsetmek gerekirse benim aklıma gelen karakter Bojack Horseman isimli animasyon dizideki Princess Carolyn’dir.
Bojack Horseman ilk bakışta göründüğünün aksine aslında çok derin karakterler içeren bir yetişkin animasyonu. Princess Carolyn de bu karakterlerden biri. Dizide Bojack hariç herkes yan karakter olarak oluşturulmuş olsa da bu kedi-insan herkesin dikkatini çeken biri oldu. Princess Carolyn, işkolik bir ajans çalışanı ve menajer olarak karşımıza çıktı. Tam olarak burada mükemmel takıntılı insanların kendilerini tüketecek derecede çalışkan olduklarını gördük. Bu toksik çalışkanlık üzerine anne olmaya karar veren Princess Carolyn, birçok bölümde tükenmişlik sendromu yaşarken görüldü.
Ebeveyn olan insanların çocuklarını iyi yetiştirmekten ziyade kusursuz olmaları için uğraşırken ne kadar hasar alıp verebileceği çok güzel yansıtıldı.
Princess Carolyn işi, çocuğu, arkadaşları ve çalkantılı aşk hayatı arasında savrulurken tükendi ama o bunu göremeyecek kadar hırslı ve en önemlisi ise halinden memnundu. Bu noktada halinden memnun olma Nina Sayers rolünde de görülmekte. Dans sahnesinin aynı zamanda filmin sonunda inanılmaz alkışlar arasında “Mükemmeldim!” diye sayıklaması bize bu insanlar için kendilerinden daha önemli olanın kusursuz olmak olduğunu çok güzel yansıttı.
Yorumlar