top of page
Writer's pictureŞebnem Şahan

Noel Gezgini


 


Selamlar herkese...

Umarım her şey yolundadır. Yine bir yılın sonuna geldik. Eminim ki herkesin kafasından aynı şeyler geçiyor. Koca bir sene de neler oldu? Nasıl anılar biriktirdik? Hayatımıza kim girdi ya da çıktı? Yeni yıldan umutlarımız, beklentilerimiz, dileklerimiz… Daha bir dünya düşünce dolaşıyor değil mi kafamızda?

Kötü günleri geride bıraktığımız, daha da umut dolu olduğumuz bir yıl olur umarım. Herkesin kendine ait mutluluğunun olduğu bir yıl olsun. Bir şeylerden vazgeçmek zorunda olmadığımız, her günün daha da güzel geçtiği bir sene olmasını diliyorum. Ross Geller’n dediği gibi “bu sene mutlu olacağım. Kendimi mutlu edeceğim.”. Kendimiz olabileceğimiz, dostlarımızla, ailelerimizle güzel anılar biriktireceğimiz güzel bir yıl olsun.

Bu kadar yeni yıl dileğinin yeterli olduğunu düşünüyorum. Yılın en sevdiğim zamanı geldi. Nedense bana büyülü gibi gelir. Noel ve yılbaşı zamanı... Her ne kadar ülkemizde kutlanmasa da Noel, yavaş yavaş ülkemize de girmeye başladı. Kar, yılbaşı süsleri, ağaç, ateş çıtırtıları... Dünyanın en güzel ayı. Bu ayda yapmayı en sevdiğim etkinlik ise; yılbaşı-Noel temalı filmler izlemek. Sizin için de en sevdiklerimi derledim. Belki birçoğunu izlemişsinizdir. İzlemediyseniz bile içinizi ısıtacak filmleri yılbaşı gelene kadar izleyin derim. Yılbaşı filmlerinin en güzel yanı, her tarafın beyaz olması dışında, umut dolu hikâyelere sahip olması. Seyirciye iyi hissettirmek üzerine yapılmışlar tabi ki. Ülkemizde de hava yavaş yavaş soğumaya başlamışken ve gerçeklikten biraz da olsa kopmak isterseniz, sımsıcak bir battaniyenin altına girin, patlamış mısırınızı patlatın ve filmlerin keyfini çıkarın.



İlk olarak, birçoğumuzun çocukluğunu tanımlayan, her yılbaşı zamanı yaklaşınca televizyona kilitlenmemize neden olan “Home Alone” serisi. Sizi bilemem ama bu film bana çocukluğumu hatırlatır. Bütün ailemin bir arada olduğu, o soğuk kış gecesinde televizyon izleyip, meyve yediğimiz günleri anımsıyorum ve içim sıcacık oluyor. Bu filmi izlerken en büyük hayalim, yılbaşında kar yağmasıydı. Kalabalık bir ailede yaşayan küçük kahramanımız Kevin, yılbaşı tatilinde evde unutuluyor ve olaylar başlıyor. Gerçekten eğlenceli, bütün ailenin izleyebileceği türde bir film. Devam filmiyle hala bütün film listelerinde yer almaya devam ediyor. Macaulay Culkin'in başrolde olduğu 90'ların efsanevi film serisini, artık çocuklarınıza izlettirmenin zamanı geldi 90’lar çocukları.



Yılbaşı-Noel demek sevdiklerinizle bir arada olmak demek. Ama bazen bu dönemi herkes sevmeyebilir. Noel’den nefret edenler bile olabilir. Mesela yeşil dostumuz Grinch gibi. Yemyeşil, huysuz ve şişko bir karakter olan Grinch ve onun tek arkadaşı olan köpeği Max. Neden Noel’den nefret ettiğini kimse bilmiyor. Bazılarına göre bunun nedeni, kalbinin iki beden küçük olmasından kaynaklı. Asıl hikâye uyarlamalarda farklı. Yalnız yaşayan Grinch her ne kadar noel’den nefret etse de, bütün rituelleri yerine getiriyor. Tek amacı ise Noel’i çalmak ve ondan kurtulmak. Birçok farklı uyarlaması bulunmakta. Yeni nesle hitap etmesi amacıyla 2018 yılında bir animasyonu çıktı. Herkesin de çok iyi bildiği Benedict Cumberbatch tarafından seslendirildi. 2000 yılında ise asıl ünlenmesini sağlayan versiyonu çıkmıştı. Başrolde Jim Carrey bulunmakta. İkisini de izlemenizi öneririm ve kalbinizin her zaman iki beden büyük olmasını...





“A Castle for Christmas”

Yılbaşına en güzel nerede girilir? Evde ya da bir otelde? Ya da bir şatoda? Öyle sıradan bir şato da değil. Tertemiz havası ve doğasıyla sizi hayran bırakan İskoçya’nın büyüleyici, masalsı şatosu. Sophie, başarılı bir yazarken, bu hikâyeyi neden sevdiğim anlaşılıyor değil mi, son kitabı kötü yorumlara maruz kalıyor. O da soluğu İskoçya’da alıyor. Satılık bir şato almaya çalışıyor. Tabi bu hikâye o kadar kolay değil. Bir dükümüz bulunmakta ve kendisi şatoyu satmamaya kararlı. Sıkıntılarla dolu şatoda Noel’e kadar kalmayı başarırsa şato Sophie’nin olacak. Buz gibi bir şatoda yaşamaya çalışırken, aynı zamanda tekrar yazmaya dönmeye çalışan Sophie bir tarafa, diğer tarafta Dük onu kaçırmaya çalışıyor. Filmin her sahnesinde birbirinden farklı komedi anlarına şahit olabilir ve uzun dakikalar eğlenceli anların keyfini çıkarabilirsiniz. Umut, aşk, doğa, bol bol kar, eğlence, Noel partileri ve İskoç dolu bir film.




Bir diğer sevdiğim seri sanırım, “A Christmas Prince”. 2017 yapımı filmi izlemeyen kalmamıştır diye düşünüyorum. Romantik komedi tutkunu iseniz, yılbaşı ile birleştiğini düşünün ve bir de içine, şatoları ve kraliyeti ekleyin. Bu harmanlamanın sonucu bir film. Devamında iki film daha çektiler. Bir gazeteci olan Amber’in bir görev için, kraliyet ailesine gönderilmesiyle başlıyor hikâyemiz. Kendini sadakat, aşk dolu bir masalın ortasında buluyor. Karşınızda yakışıklı bir prens hayal edin. Bu hikâyenin gidişatı belli değil mi sizce de? Ama tabi bir sürü farklı olayı barındırmasıyla da sizi sıkmıyor. Ufak aksiyon katarak film düz bir tempoda olmasını engellemişler ve en mantıklı şeyi yapmışlar. Netflix ’in gözde filmlerinden biridir. Bunun devamında gelişen hikâyeyi izlemediyseniz hemen Netflix’i açmalısınız.




Çocuklarınızla izleyebileceğiniz, mükemmel bir animasyonla devam ediyoruz. Çok değeri bilinmese de bence çok iyi bir film. “Rise of Guardians” ülkemizde “Efsane Beşli” olarak çevrildi. Beş efsane kahramanın aynı amaç için bir araya getirildiği aksiyon dozu yüksek bir animasyon. Bir nevi Avengers gibi. Tek fark bu kahramanların hepsi bir tatili, bayramı simgeliyor. Noel Baba, Diş Perisi, Paskalya Tavşanı, Uyku Perisi ve ülkemizde pek bilinmeyen Jack Frost. Kendisi havalar çok soğuduğunda insanların burnundan makas almasıyla tanınır. Jack Frost diğerlerinin aksine yalnızlığı sever. Klasik bir sebepsiz asilik içindedir. Aynı zamanda ölümsüz, ruhen genç, karizmatik ve zekidir. Rüzgârı, fırtınayı, soğuğu ve kar yağışını başlatabilir. Rüzgârda ilerler. Kışlığını oluşturan haylazlığın ve kaosu temsil eder. Hikâye de 'Kara' adıyla tanınan kötü bir ruh insanlığın umutlarını ve inandığı değerleri yok ederek dünyaya hâkim olmak için harekete geçince; Noel Baba, Diş Perisi, Uyku Perisi, Paskalya Tavşanı ve Jack Frost ‘tan oluşan ölümsüz bekçiler de ona karşı güçlerini birleştirme kararı alırlar. Kara, dünyamızı çepeçevre sarıp insanlığa korku yaymaya başlar. Çocuklar korku ve kâbus içindedirler ve her şeyi bu beşliye bağlıdır. Bu tatlı ve aksiyon umut dolu filmi herkes izlemeli bence.




32 yaşındasınız. Hala bir hayat kuramadığınızı düşünüyorsunuz. Üstüne üstlük hayatınızda biri de yok. Hayatınızı tekrar kontrol altına almak ve kim olduğunuzu hatırlamak için bir günlük alıp, yazmaya başlıyorsunuz. Her şeyi yazıyorsunuz. İçtiğiniz sigaradan, aldığınız kilolara, arkadaşlarınızı, işinizi, ilişkilerinizi ve aldığınız kararları. Beklenmedik bir anda hayatınıza iki adam girer ve ikisi de size âşık olur. Bir tanesi gerçek olamayacak kadar doğru ve dürüst. Diğeri ise bir o kadar yanlış ve güvenilmez ama bu yüzden de doğru. Kararsızlık anları ve eğlenceli komedisi ile “Brigdet Jones’s Diary” izlenmesi gereken bir diğer seri. Tabi bu benim gözümde. Aynı zamanda bir kitap uyarlaması kendisi. İngiliz yapımı filmin başrollerinde, Renée Zellweger, Colin Firth, Hugh Grant yer alıyor. Ne yapacağını bilmez Brigdet’ın hayatına bir adım atmak istemez misiniz?



Yine romantik komedi önersem ayıp olmaz değil mi? “The Holiday”. Filmin başında Shakespeare’den alıntı var: ”Yolculukların sonunda âşıklar buluşur”. Haklı mı acaba? Bunu öğrenmemiz için sanırım bir yolculuğa çıkmamız gerek. 2006 yapımı filmde, Kate Winslet, Cameron Diaz, Jude Law, Jack Black gibi isimler bulunmakta. Iris, İngiltere’de yaşayan bir gazeteci. İş arkadaşı Jasper’ı seviyor hala. Karşılıksız aşk fakat; Iris içten içe onun da kendisini sevdiğine ikna etmiş durumda. Bir partide Jasper’ın nişanlanacağını duyunca yıkılır. Amanda ise Amerika da yaşıyor. Film fragmanları çeken bir şirketin sahibi ve maddi durumu iyi. Erkek arkadaşı ise onu aldatıyor ve bunu öğreniyor. Yani hikâyede kendi dünyalarında yıkılmış iki kadın bulunmakta. Bulundukları yerden uzaklaşmak isteyince, internette tatil yeri ararken birbirlerine denk geliyorlar. Evleri geçici olarak değiştirmeye ve yılbaşına kadar kalma konusunda anlaşıyorlar. Öyle hızlı bir temposu yok filmin. Ama hikâyenin akışı bozulmadan iki farklı kadının kendi dünyaları dışında bir yere çıkıp, tekrar bir şeyleri keşfetmelerini izlemek keyifli. Yani en azından benim için. Bence sizin de hoşunuza gider. Bir şans verin derim.

Size kendi klasörümden 7 sevdiğim filmi sundum. İzledikten sonra yorumlarınız bekliyorum. Şimdiden İyi yıllar Per Magazine okuyucuları.



 

Comments


bottom of page