top of page
Elif Nur Özdil

Tüm Zamanların En İkonikleşmiş Defile Şovları

 
Moda şovları, basit bir giysi vitrininden çok daha fazlasıdır...

Yeni sezon kıyafetlerin sergilendiği platformlar olmanın çok ötesinde olan defileler, aslında birer ritüel olarak büyük bir gösteri sunup, izleyenlere bir hikaye anlatıyorlar. Bu hikayeleri iyi anlattıkları takdirde ise o 10 dakikalık gösteriler unutulmaz hale geliyor ve hem arşivlere hem de moda tutkunlarının hafızalarına altın harflerle kazınıyorlar. Defileler, herhangi bir stil takviminin en önemli noktasıdır. Tasarımcıların yeni koleksiyonlarını gösterme amacı ile yapılan moda şovları, tasarımcılara koleksiyonlarının arkasındaki mesajı veya temayı ilerletme şansı verir. Sürekli değişen manzarasıyla, tasarımcıların koleksiyonlarını nasıl sunduklarına bakmak her zaman ilham vericidir. Bunu çok iyi yapan bazı markalara daha yakından bakalım.



Versace – Sonbahar/Kış 1991

Gianni Versace, Sonbahar/Kış 1991 koleksiyonunu sunduğu defilesi ile moda dünyasında adeta bir devrim yaptı ve yeni sezon kıyafetlerin sergilendiği defileleri, heyecanla beklenen teatral şovlara dönüştürdü. Milano’nun ünlü alışveriş bölgelerinden birinde, mermer bir podyum üzerinde gerçekleşen defile, dönemin en ünlü şarkılarından olan George Michael’ın Freedom’ını yine aynı dönemin en ünlü süper modelleriyle buluşturdu. Linda Evangelista, Cindy Crawford, Naomi Campbell, Christy Turlington ve daha nicesi… Versace, bu defile ile moda tarihinde yeni çağ başlattı. Defileden görseller sosyal medyada hala sıklıkla karşımıza çıkarken, etkileri ise sektörden silinmiyor.



Thierry Mugler Haute Couture Sonbahar/ Kış 1995

Fütüristik tasarımları ve keskin formları ile tanınan Fransız tasarımcı Thierry Mugler, markasının 20. yıldönümünü podyumda kutlamaya karar verip 90’lı yılların en ikonik defilelerinden birine imza attı. Usta müzisyen James Brown’un hafızalardan silinmeyecek bir performans sergilediği gecede; Naomi Campbell, Kate Moss ve Eva Herzigova gibi dönemin en parlak isimlerine podyumda Jerry Hall, Carmen Dell’Orefice ve Veruschka gibi efsaneler eşlik etti. Paris’teki Cirque d’Hiver’de gerçekleşen defilede, bugün bile Beyonce’den Cardi B’ye çok sayıda isme ilham vermeye devam eden 300 look tanıtıldı. Arkadaşların ve aile üyelerinin katıldığı bir saat süren bir kutlamaya dönüşen defileden geriye unutulmaz kareler kaldı. En sıra dışı anlardan biri ise; Nadja Auermann, oversized paltosunu çıkarıp biyonik bir robota dönüştüğünde yaşandı. İlk defa ‘robot modasını’ gördüğümüz ikonik Haute Couture defilesi, fetişist kavramından aldığı ilham ve lateksin liberal kullanımı ile doksanların en unutulmaz defilelerinden biri.



Dior Haute Couture İlkbahar/ Yaz 1998

Paris’in en ikonik yapılarından olan Opera Garnier, Mösyö Dior’un markasının her köşesine sinmiş sofistike ruhu ve modanın asi çocuğu John Galliano’nun dehası ile birleşirse ortaya hafızalardan da arşivlerden de silinmesi mümkün olmayan bir görsel şölen ortaya çıkar. Paris’in tarihi Palais Garnier opera binasının büyük merdiveninde gerçekleşen defile, baş tasarımcı John Galliano’nun teatralliğe olan sevgisinin bir göstergesi. Galliano’nun dramatik güçlerinin zirvesini gösterdiği defile de; orkestra, tango dansçıları ve dünyanın en büyük operalarından figürler gibi giyinmiş onlarca mankenden oluşuyordu. 1920’lere ışınlandığınız defilenin her bir ayrıntısı aslında Galliano’nun sanata olan hayranlığının da bir yansımasıydı. Opera Garnier’nin mermer basamaklarında son bulan defilede modellerin üzerlerine süzülen kağıttan kelebekler, şiirsel bir etki yarattılar. Egzantrik bir isim olan Marchesa Caseti’den ilham alan tasarımların sergilendiği defile, Dior’un “New Look”u ile Galliano’nun asi ruhunu bir araya getirdi.



Alexander McQueen 1999 Sonbahar / Kış

Daima biraz karanlık tarafın etkisinde olan McQueen defileleri en az John Galliano kadar merak uyandırıyordu. Alexander McQueen’in defileleri genellikle peri masalındaki karanlık diyarlara yürüyüş yapmak gibiydi. İçinizde biraz ürperti bıraksa da yine de bir masalın içindeydiniz. 1999 Sonbahar / Kış defilesinde ise en iyi psikolojik korku filmlerinden biri olan ‘The Shining’den ilham alması ve bunu olabilecek en şiirsel şekilde aktarması sadece McQueen’in yapabileceği bir şeydi.



Alexander McQueen – İlkbahar/Yaz 1999

Gelmiş geçmiş en sıra dışı tasarımcılardan biri olan Alexander McQueen’in defileleri de en az kendi kadar sıra dışı, yaratıcı, ilham verici ve ikonikti. Bu defileler arasında en çok göze çarpanlardan biri ise; tasarımcının dehasını tam anlamıyla ortaya koyan İlkbahar/Yaz 1999 koleksiyonunun defilesiydi. Runway’de modellere 2 tane büyük, beyaz robot eşlik ediyordu. Defilenin en hafızalardan silinmeyecek anı ise; Alexander McQueen’in robotlar aracılığı ile adeta sanat dersi verdiği final oldu. Dönemin ünlü modellerinden Shalom Harlow, beyaz elbesiyle podyuma çıktığında, her şey olağan gözükse de Harlow, adımını dönen bir platforma attığı anda işler değişti. O ana kadar hareketsiz duran robotlar adeta canlandı ve Harlow’un bembeyaz elbisesini siyah ve sarı sprey boyayla boyamaya başladılar. Modelin yüzü, koreografi, seçilen müzik… Her şey bu ikonik anı daha da mükemmelleştirmek için tasarlanmıştı.



Chalayan 2000 Sonbahar / Kış

Sınırları zorlamasıyla tanınan Hussein Chalayan, izleyenlerin hafızalarından silinmeyecek Sonbahar/Kış 2000 koleksiyonunun defilesi ile adını bir kez daha moda tarihine altın harflerle yazdırdı. Tasarımlarının teknik üstünlüğü tartışılmaz olan ünlü tasarımcının yaratıcı dehası ve hikaye anlatma yeteneği de bu defile ile bir kez daha kanıtlandı. Savaş mültecilerinin evlerini ve eşyalarını terk etmeye zorlandıkları gerçeğinden ilham alan Hussein Chalayan, finalde tezahürat yapılan duygusal bir gösteri yaratmıştı. Modellerin, sandalyeleri elbiselere ve bir sehpayı da halkalı eteğe dönüştürdüğü Sonbahar/Kış 2000 gösterisi, modanın ötesine geçerek kendi başına nefes kesici bir fiziksel tiyatro oyunu haline geldi. Fütürizm ve minimalizmin sofistike bir dengede buluştuğu, kendine has tarzı ile tanınan Chalayan’ın bu defilesi 90’lı yılların unutulmaz moda olaylarından biri olarak kabul ediliyor.



Pierre Cardin – İlkbahar/Yaz 2008

İkonik Fransız tasarımcı Pierre Cardin, İlkbahar/Yaz 2008 koleksiyonunun gösterimi için davetlileri tam anlamıyla dünyanın öbür ucuna uçurdu. Çin’in kuzeybatısındaki Gansu bölgesinde yer alan Dunhuang şehrinde moda tarihine geçen bir defile düzenleyen Pierre Cardin’in ilham kaynakları arasında yer alan isim ise; elbette, doğu ile batı arasında bir köprü kuran gezgin Marco Polo’dan başkası değildi. Whistling Sand Mountain isimli çölde gerçekleşen defilede 200 tasarım yer alırken, finaldeki gelinlik tasarımı ise deve üzerindeki bir model tarafından taşındı. Meşhur İpek Yolu’na çok yakın mesafede gerçekleşen defilenin egzotik lokasyonundan alınan ilhamla koleksiyon; Venedik, İpekyolu ve Zanadu olmak üzere üçe ayrıldı ve doğu ile batı arasındaki bağı simgeledi.



Louis Vuitton 2012 İlkbahar / Yaz

Marc Jacobs ise o tarihlerde Louis Vuitton için kırılgan ama bir o kadar da güçlü bir hikâye seçmişti. Louvre müzesinin ortasında büyük bir atlı karınca ile başlayan defile, esas kız Kate Moss’un yürüyüşüyle kapanırken, Jacobs’un farklı hayal dünyasıyla da bizi tanıştırmış oldu.



Louis Vuitton – İlkbahar/Yaz 2014

Marc Jacobs’ın Louis Vuitton’dan ayrılacağı, İlkbahar/Yaz 2014 Koleksiyonu’nun defilesinden saatler sonra açıklanmış olsa da, o gün orada olan davetliler şov başladığı an bunu anlamışlardı. Çünkü; defilenin seti, moda dünyasının dahi isimlerinden olan Marc Jacobs’ın bugüne kadar Louis Vuitton için yarattığı büyülü dünyaların hepsinden birer iz taşıyordu. Meşhur şelale, ikonik tren istasyonu, çok konuşulan yürüyen merdivenler…Hepsi, Marc Jacobs’ın büyük vedası için saygı duruşunda bulunuyorlardı sanki. Ortama hakim olan siyah renk ise bu vedayı daha da hüzünlü kılıyordu. Ünlü tasarımcının, davetlileri nostaljik bir tura çıkardığı defile, hem kendisi hem de moda evi için bir dönemin bitişini simgeliyor ve hatta biten bir dönemin cenazesini andırıyordu kimilerine göre.



Chanel – Sonbahar/Kış 2014

Paris’te yer alan Grand Palais’i yıllar içerisinde tren istasyonunundan uzay istasyonuna çok sayıda dönüşüme uğratan Karl Lagerfeld, Chanel’in Sonbahar/Kış 2014 koleksiyonu için ise mizah duygusunu ve yaratıcı zekasını konuşturdu. Sonuçta, dünyanın en pahalı tasarımlarını bir süpermarkette moda severlere sunmak başka kimin aklına gelirdi ki? Chanel marka yiyecek ve içeceklerin de modellere eşlik ettiği defilenin konukları arasında ise Rihanna, Keira Knightley ve Melanie Griffith gibi yıldız isimler yer aldı. Chanel Süpermarketi’nin koridorlarında poz veren davetlilerin fotoğrafları ise günlerce sosyal medya hesaplarını süsledi.



Chanel 2017 Sonbahar / Kış

Gösterişli defileler ve sınırları zorlayan atmosfer denildiğinde akla gelen Chanel, bir uzay mekiğiyle bahsedilen her atmosferin dışına çıkmayı başardı. Belki de bu defile şu an, içinde bulunduğumuz yeni teknolojik çağın da ilk habercisiydi. Her ne olursa olsun Chanel’in bizi sürekli merak uyandıran defilelerle karşılaması ve bir sonrası için daha neler olabilir beklentisiyle bırakması defilelerin belki de en özlediğimiz yanlarından biri olarak kalmaya devam edecek.



Valentino – Haute Couture İlkbahar/Yaz 2019

Uzun yıllar Valentino’nun kreatif direktörlüğü Marie Grazia Chiuri ile birlikte yürüten Pierpaolo Piccioli’nin, Chiuiri’nin ayrılığından sonra kendini bulduğu defile olarak da kabul ediliyor. Adut Akech, Liya Kebede ve Naomi Campbell gibi süpermodeller podyumda yürüdüğü defiledeki makyajlar da çok ses getirdi. Öyle ki, Instagram bunun için özel bir filtre bile hazırladı.



Jacquemus – İlkbahar/Yaz 2020

Güney Fransa’daki meşhur lavanta tarlalarının ortasına serilmiş fuşya runway’de gerçekleşen defile, hiç kuşkusuz 2000’li yılların en ikonik moda olaylarından biriydi. Hala sosyal medyada sıkça paylaşıldığı ve çokça referans yapılan defilenin ilham kaynakları arasında ünlü ressam David Hockney yer alıyordu. 10. yılını kutlamak için köklerine, doğup büyüdüğü yer olan Güney Fransa’ya dönen tasarımcı, bu uğurda çok sık rastlanmayan bir şey yaptı ve lavanta mevsimini kaçırmamak için Paris Moda Haftası resmi takviminde yer almamayı seçti.



Mary Katrantzou – İlkbahar/Yaz 2020

Londra merkezli Yunan tasarımcı Mary Katrantzou, İlkbahar/Yaz 2020 Koleksiyonu için tam anlamıyla köklerine döndü! Dünyanın en önemli Antik Yunan Tapınaklarından biri olan Poseidon Tapınağı’nda gerçekleşen defile, bir peri masalı sundu izleyenlere. Tapınağın 3 tarafını çeviren muhteşem deniz manzarası ise Poseidon Tapınağı’nın görkemini artırıyor. Bu muhteşem lokasyonda gerçekleşen defilede 36 look, birer tanrıça edasındaki modeller tarafından davetlilere tanıtıldı. Parçaların her biri ise farklı bir couture tekniğine ve Antik Yunan Medeniyeti'nde doğan felsefi bir fikre referans yaptı. Tasarımlar komplike ve gösterişli olsa da, modellerin giydiği Antik Yunan sandaletleri tüm koleksiyona ulaşılabilir bir his verdi.



Fendi – Çin Seddi Defilesi

12 aylık bir çalışma sonucu ortaya çıkan bu defile, Çin Seddi’ni gerçek bir podyuma dönüştürerek bunu kanıtladı. Bu ikonik yapının 2.4 kilometre uzunluğundaki bir bölümünde gerçekleşen defile için dünyanın dört bir yanından Kate Bosworth ve Thandie Newton gibi çok özel isimler davetli olarak getirildi. Çin’in lüks haritasındaki yerini sağlamlaştırmaya başladığı yıllarda gerçekleşen defile, özellikle bürokratik sebepler yüzünden oldukça zorlu bir sürecin sonunda ortaya çıksa da peşinden gelenlere iham oldu. Fendi’nin defilesinden sadece bir yıl sonra, Hermes de buradaki ilk defilesini gerçekleştirdi.




Comments


bottom of page