top of page

İŞLETMELERDE KÜLTÜREL DAVRANIŞ


 

Günümüz işletmelerinin çalışmalarının çoğu uluslararası sınırlar ötesinde yürütülüyor ve küresel iş dünyasının çoğunluğu İngilizceyi ortak bir dil olarak kullanıyor olsa da, iş iletişiminin nüansları ve beklentileri kültürden kültüre büyük farklılıklar gösterebilir. İş arkadaşlarımızın kültürel norm ve uygulamalarının anlaşılmaması, haksız yargılamalara, yanlış anlamalara ve iletişimde kopukluklara neden olabilir. İşte, kendinizi farklı bir kültürden biriyle çalışırken bulduğunuzda iyi durumda olmanıza yardımcı olabilecek, dünyanın dört bir yanındaki iş görgü kurallarındaki üç temel farklılık alanı:



Hitap Etme Şekli

Her insan ayrı bir kişilik ve her kişiliğinde olaylara karşı farklı fikirleri vardır. İnsanların davranışlarına ve düşüncelerine yönelik yapılan araştırma ve incelemelerde çıkan durum ise şöyledir; "Bir eğitim kursunda bu konuyu tartışırken, bir Alman stajyer ve bir İngiliz stajyer, doktoralı birinin kartvizitinde ilgili unvanı kullanmasının uygun olup olmadığı konusunda hararetli bir tartışmaya girer. İngiliz stajyer, 'Dr.' olarak hitap edilmesini bekleyen tıp doktoru olmayan herkesin kendini beğenmiş olduğunu ileri sürer. Bununla birlikte, Alman stajyer, doktora yapmak için harcanan sıkı çalışmanın ve yıllarca süren eğitimin onlara 'Dr.' olarak hitap edilmeyi beklemeleri için tam haklar vermesi gerektiğini savunur."

Önemsiz olarak algılanabilecek ve dolayısıyla kolayca gözden kaçabilecek bir şey hakkındaki bu keskin fikir ayrılığı, çoğu zaman en sıradan uygulamalara bile anlam yüklediğimizi gösteriyor. Alışık olduğumuz şeyler farklı yapıldığında içimizdeki en güçlü tepkileri ateşleyebilir. Bir çok Kıta Avrupalısı ve Latin Amerikalı, bir kişiyle iş bağlamında ilk kez tanıştıklarında bir ünvanla, örneğin; 'Bay' veya 'Bayan' ve soyadlarıyla hitap edilmeyi tercih ederken, Amerikalılar ve giderek artan bir şekilde İngilizler, artık ilk adlarını kullanmayı tercih ediyor. Yapılacak en iyi şey, muhatabınızın size nasıl hitap ettiğini dinlemek ve gözlemlemektir ve hala emin değilseniz, kendisine nasıl hitap edilmesini istediğini sormaktan çekinmeyin.


Gülümsemek

Ünlü bir Türk atasözü, ''sebepsiz gülümseme aptallığın bir işaretidir'' der ve sözde 'saygı gülümsemesi' Türkiye'de samimiyetsiz görülür ve genellikle şüpheyle karşılanır. Yine de Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya ve İngiltere gibi ülkelerde gülümseme genellikle bir açıklık, dostluk ve saygı işareti olarak yorumlanır ve sıklıkla buzları kırmak için kullanılır. Kültürler arasında gülümsemeler üzerine yapılan bir araştırmada araştırmacılar; Almanya, İsviçre, Çin ve Malezya gibi ülkelerde gülümseyen bireylerin gülümsemeyen insanlardan daha zeki kabul edildiğini buldular. Bununla birlikte; Rusya, Japonya, Güney Kore ve İran gibi ülkelerde, gülen yüz fotoğrafları, gülümsemeyenlere göre daha az zeki olarak değerlendirildi. Bu arada Hindistan, Arjantin ve Maldivler gibi ülkelerde gülümsemek sahtekârlıkla ilişkilendirildi.



Göz Teması

Amerikalı veya İngiliz bir kişi, söylenenlere tüm dikkatini verdiğini göstermek için müşterisinin gözlerinin içine bakıyor olabilir, ancak bu müşteri Japonya veya Kore'den ise, doğrudan göz temasını garip ve hatta saygısız bulabilir. Güney Amerika ve Afrika'nın bazı bölgelerinde, uzun süreli göz teması da otoriteye meydan okumak olarak görülebilir. Orta Doğu'da, cinsiyetler arası göz teması uygunsuz kabul edilir, ancak; bir cinsiyet içinde göz teması dürüstlük ve doğruluk anlamına gelebilir.

Beklentiler ve davranışlardaki olası farklılıklar konusunda artan bir farkındalığa sahip olmak, yanlış iletişim durumlarından kaçınmamıza yardımcı olabilir, ancak; kültürel klişelerin iyi iş ilişkileri kurmak için zararlı olabileceğini de unutmamamız çok önemlidir. Ulusal kültürler, davranış ve düşünce biçimimizi şekillendirmede rol oynayabilse de büyük ölçüde geldiğimiz bölgeden, ilişkide bulunduğumuz topluluklardan, yaşımız ve cinsiyetimizden, kurum kültürümüzden ve dünyadaki bireysel deneyimlerimizden de etkileniriz. Bu nedenle, potansiyel farklılıkların bilgisi, bütün bir ulusun bireylerini sınıflandırmak için kullandığımız bir şey değil, aklımızın bir köşesinde tuttuğumuz bir şey olmalıdır.


 


bottom of page